CEMAATİN PKK VE HDP YE BAKIŞI

Cemaat PKK ile HDP’yi farklı kefeye koymaktadır. Fethullah Gülen’in SULHTA HAYR VAR sözcüğü cemaatin çözüm sürecini desteklediğini gösteriyor. BBC ye verdiği demeçte kürtlerin özlük haklarını desteklerken, İmralı görüşmelerinde devletin onurunun ayaklar altına alınmamasını, ülkeyi bölünmeye götürecek her adıma karşı olduklarını belirterek ise OSLO’yu reddettiklerini ima etti. Bu açıdan cemaat HDP vekilleri muhatap alırken, Kandil ve İmralı’yı reddetti. Nitekim
Ahmed Türk Pensilvanya’yı iki defa ziyaret ettiğini söyledi. Murat Karayılan / Cemil Bayık ve Bahoz Erdal ise Fethullah Gülen ile görüşme taleplerinin reddedildiğini açıkladılar. Mesela cemaat HDP’nin görüşlerini medyasında ele almasına rağmen İmralı / Kandil / YDGH konusunda sert bir üslup ortaya koyar. Ozelllikle eski cumhuriyet savcısı olan Gültekin Avcı’nın KCK konusundaki terörist yapının idari kadrosu olduğu yönündeki açıklamaları PKK tarafindan çok sert tepki görüyor. Yine Kobani olaylarında cemaatin ciddi sayıda okul / yurt / dersane ve okuma salonu YDGH tarafından yakıldı. Bu olaylarda cemaat medyası hem Erdoğan’ı hem PKK’yı çok sert eleştirdi. Hatta Selahattin Demirtaş’ın Kobani olayları esnasındaki talihsiz açıklamalarına ciddi tepki gösterdiler. Yine güneydoğuda kaçırılan birçok cami imamı ve öğretmeni dağdan getiren cemaat müntesipleri olmuştur. Zira bu şekilde devleti aciz bırakıp, halkı sindirmeyi yol haline getirmek isteyen PKK’nın psikolojik algısını kırmayı amaçlamıştır. O gün Lice ve Cizre’de YDGH’nin yol kesme, haraç toplama, kukla mahkeme kurgularına CHP / MHP / CEMAAT sert tepki verirken, AKP ve medyası 3 maymunu oynamayı tercih etmisti. Devletin onurunun ayaklar altına alındığı o günlerde AKP bu haberleri sunan cemaati bölücülükle suçlamıştı. Fakat son olaylarda cemaat kurumlarına PKK dan ziyade özel harpçiler saldırmaya başladı. Bunların birçoğu medyada PKK olarak yer alsada güneydoğudaki cemaat sorumluları PKK yönetimiyle irtibatlı olan kesimlerin reddettiğini açıkladı. Tabii cemaat bu meseleyi daha çok yazarları üzerinden ima ederek ele almaktadır. İŞİD / PKK / DHKP-C örgütlerine yapılan operasyonlar tamamen siyasi içerikli olduğu için provakasyonlarda özel harpçiler olduğunu konunun muhatapları iyi biliyor. Zira birbiriyle hiçbir alâkası olmayan 3 terör örgütü adeta torba yasa usulü operasyona tabi tutuldu. Aslında PKK terör örgütü asker ve polisimizi şehid etti. Fakat bu şahıslar PKK içindeki devlete bağlı özel harpçilerdi. Yine Suriye sınırında İŞİD askerimizi şehid etti. Bu şahısta yine İŞİD içindeki özel harpçiydi. Bugün Irak ve Suriye’de çaresizlik içinde kıvranan İŞİD’in Türkiye’ye saldırmayacağını herkes iyi bilir. SURİYEDEN 4 FÜZE ATTIRIRIM
diyen Hakan Fidan / Feridun Sinirlioğlu / Genelkurmay 2. Başkanı ve Ahmed Davudoğlu’nun operasyonlar hakkında MHP ve CHP’yi bilgilendiren heyet olması herşeyi özetliyor. Kuzey Irak’ta boş alanları bombalayarak milletin gazını alan devletimiz ucuz güç gösterisinde bulunuyor. Daha dün Süleyman Şah türbesine ait zilleti unutmadık. Zaten askerimiz meseleye provakasyon sonucu dahil olduğundan sadece devletin izzeti adına karşılık verdi. Hükümetin arzusuda savaş algısı oluşturarak gündemi değiştirmekti. Gerek Irak gerek Suriye’de ciddi bir operasyon katiyen olmayacak. Bu arada 17 ARALIK sonrasında İŞİD / KCK / DHKP-C örgütlerinin bir gecelik yasayla tahliye edilmesi kimlerin emrinde olduklarını özetliyor. Yine 7 Şubat MİT krizinde tutuklanan her 10 KCK lıdan 7 si MİT mensubu çıktı. 2014 te Güneydoğudaki PKK lıların sokak timleri ve kendilerine ait mahkemeleri cemaat medyası tarafından sürekli ele alındı. 38 gün ana yolların kesildiği o günlerde cemaat provakatörlükle suçlanmıştı. Bu olaylar tamamen Ergenekon / Erdoğan işbirliğine işaret ediyor. Erdoğan yolsuzluklardan sıyrılmak için yılanın koynuna girmiş durumdadır. Yalçın Akdoğan / Fahri Kasırga / Efgan Ala / Yiğit Bulut / Selami Altınok gibi dar oligarşik kadronun tamamına yakını derinlerin has adamıdır. Beşir Atalay ile Hakan Fidan ise Selam Tevhid örgütüne bağlı olduğunu konunun içindeki herkes biliyor. Meseleyi özetlemek istersek polis ve askerleri şehid eden PKK ve İŞİD terör örgütleridir. Bunun içlerindeki özel harpçilerin yapması mazeret değildir. Olayın faillerini bizzat kendilerinin bulup, devlete teslim etmeleri gerekir. Özellikle PKK’nın radikal kanadı olan YDGH gençleri hertürlü manipülasyona açık olduğu müddetçe HDP’nin demokratik süreci çok zor görünüyor. HDP li bazı vekillerin aşırı radikal açıklamaları örgütün ruh halini yansıtmaktadır. Bu insanların makul çizgiye gelmesi tüm kesimlerin yapıcı söylemleriyle 3/5 senede düzelebilir. Bizler kürt haklarını savunup, PKK’yı telin ederek bu ikisini birbirinden ayırmalıyız. Tüm dünyada İRA ve ETA gibi örgütler silahlı mücadeleden siyasi arenaya geçerken, HDP’yi bu konuda cesaretlendirmek gerekir. Zira Altan Tan / İrfan Kürkçü / Celal Doğan / Sırrı Süreyya Önder gibi İmralı ve Kandil gibi düşünmeyen onlarca HDP li vekil ile değişim / dönüşüm sürecindeki bu partiyi lağvedersek sadece PKK muhatap olarak kalır. Demokratik süreci elimizin tersiyle itmek isteyen kesimlere vatanseverler olarak net duruş sergilemeliyiz. Aksi taktirde önümüzdeki yıllar hepimize kan ve göz yaşından başka birşey sunmayacak.11029507_747144265412371_2040150884198628593_n

Yorum bırakın