GARİPLERİN HALİNDEN ANLIYOR MUYUZ?

gaaripGariplerin hali şuna benziyor. Çölde yolunu kaybetmiş bir halde avare dolaşırken, birden vaha görüyorum. Acaba serap olabilir mi? Endişesiyle birlikte o tarafa koşuyorum. Bakıyorum ki; vaha sahipleri bana örf ve adetlere göre muamelede bulunmak için birşeyler sunuyor. Önüme kavrulmuş et, pilav geliyor. Fakat ben susuzluktan kırılmış vaziyette bunları yerken, adeta boğazım düğümleniyor. Cadır sahibi cok memnun olduğumu zannederek, ardından baklava ikram ediyor. Ben tüm edebimle ikrama icabet ediyorum. Yerken tum ızdırabım yanaklarımı kıpkırmızı ederken, yüzümden terler akıyor. Adam beni cok zevk aldığımı düşünerek devesiyle etrafı gezdiriyor. Benim artık hararet başıma vurmuş durumdadır. Derken vücut dilim beni çöküşe sevk edince, adam yorgunluğuma verip, vahanın karşısında sedir hazırlıyor. Ben artık ümidimi kesmiş bir vaziyette susuzluktan baygın düşmüşüm. Adeta yol yorgunluğuna veriyor. Uykumda o şelale senin, bu çağlayan benim derken adeta pınarları kurutuyorum. Uyandığımda ….Uyandığımda nerde miyim? Tabii ki vahadaki sudayım! Adam bana garip garip bakarak şunu söyluyor! “Biraz susamiş olmalısınız. Söyleseydiniz ikram ederdik. Biz yüzünüzden çok farklı şeyler anladık” Ben de şunu soruyorum : Çölde aylarca susuz kaldınız mı? Adam haliyle birkaç günden fazla kalmadığını fakat susuzluğun ne demek olduğunu, çok iyi bildiğini söyluyor. Zira her yolculukta suyunu yanına alıyormus!Ben kendisine bu sefer şunu şöyluyorum. Pekiyi aylarca susuzluğa rağmen, vahanın dibinde günlerce susuz kaldınız mı? Adam tam cevap verecek iken içerden bir ses gelir! “O ızdırabı bir de bana sor”! Anlıyorum ki; halimizi ancak çekenler bilir… Hayatımızın her anında maalesef bu tür trajikomik hadiselerle muhatap oluyoruz. Kimileri devlet idaresinde, kimileri intisap ettiği cemiyetlerde, kimileri ticari alanda, kimileri ailelerinde bu garipliği yaşamaktadır. Zannediyorum meselenin bam telini sırdaş olarak kabul ettiğimiz dostlarda yaşıyoruz. Zira konuyu açtığımız insanların meselenin çok uzağında olup, ahkâm kesen halleri acıyı ve yalnızlığı derinleştirmektedir. Fahr-ı Kainat Efendimiz (sav); Gariplerin bu yalnızlığının ne kadar zor olduğunu, cahillerin içindeki alim ve zenginlikten fakirliğe düşen insanın müşkülatına denk tutmuştur. Acaba bizlerde kalp ikliminden uzak nadanlar gibi softa zihniyetlere mi sahibiz?

Yorum bırakın