DİNCİ TERÖRDE İSTİHBARAT ZAAFİYETİ

1-Türkiye’de her ay rutin terör saldırısı yapılıyor. Bu bombalı eylemler nerede yapıldı?
-Ankara’da Genelkurmay / Başbakanlık / MİT merkez binalarının önünde yapıldı.
-İstanbul’da turistlerin uğrak yerleri olan Sultanahmed / Vezneciler / İstiklal caddesinde oldu.
-Diyarbakır / Ankara’da miting alanı ve yakınlarında oldu.
Yurtdışındaki terör olayları nerede oldu?
-Moskova ve Brüksel’de havalimanlarında oldu!
-Madrid’te tren garı, Brüksel ve Londra’da metro istasyonunda oldu!
-Fransa’da futbol stadının olduğu çevrede oldu. Bu olay Fransa / Almanya maçına gelen Alman turist taraftarların olduğu yerde oldu!
Amerika’da gece klubünde oldu!
Endonezya’da tatil beldesinde (plaj) oldu!
Demek ki din terörü tüm dünyada aynı tip hedeflere saldırıyor. Son İstanbul eyleminde havalimanını tercih ettiler. MİT ve TEM bu konuda çok ciddi zaafiyet gösterdi! Bu kadrolar görevde olduğu müddetçe Türkiye teröre karşı korunmasız durumda olacak!
2-Dini teröristler aynı yöntemleri kullanır. Al Kaida’nın gayrı meşru çocuğu olan Al Nusra / Ahrarû Şam / İŞİD / Boko Haram / Eş Şebab / Ebu Seyyaf gibi örgütlerin muhatap ve metodları aşağı yukarı aynıdır. Zira hepsinin çıkış noktası ve beslendikleri kanallar aynı olduğu gibi silahlı ve psikolojik eğitim sistemleride aynıdır. Hatta dini terör gruplarına katılan kişilerin hayata bakış şekli ve sosyo ekonomik durumu birbirine benzer. Bunun yanında örgütün çekirdekten gelen yöneticileride aynı fıtrat ve meşrebe sahip olduğu için üyelerine tesir ederler. Müntesipleri onları idol gördükleri için onların fikirlerine tam teslim olurlar. Bu nedenle dini terör örgütlerinin argümanları belli kesimlere düşmanlık üzerine kurulur. Onların hedefleri ve onlara ulaşma metodları da aynı olur. Haddizatında terör örgütü üyelerine bombalı eylemlerde yapacakları şeyleri çok basit anlatırlar. Zira örgütün üyeleri daha çok akli muhakemesi düşük insanlardır. Bu nedenle terör eyleminde birkaç tür hedef belirlenir. Havalimanı / Devletin güvenli bölgeleri / Turistik alanlar / Miting başta olmak üzere halkın yoğun olduğu yerler… İki tip bombalı eylem tekniği kullanırlar. Terörist bombalı yelek veya bomba dolu araba kullanır. Son hadisede iki aşamalı süreçte önce kalaşnikof sonra bombalı yelekle infilak tercihinde bulundular. Zira Moskova Domodedovo ve Brüksel havalimanında denetim zaafiyeti olduğu için direkt içeride patlatırken, İstanbul havalimanında önce özel güvenlik birimini infaz edip, ardından bombayı infilak etmeyi denemiştir. Tabii yaz mevsimi olduğu için uzun namlulu silahı kamufle edebilecek ya paltoya veya uzun gitar kabına ihtiyaç vardı. Gitar kabı dikkat çekeceği için palto tercih edilmiş!
Brüksel ve Moskova’da el arabası ve palto tarzı kıyafetler giyen teröristler bombayı kamufle edebilecekleri argümana rahatça sahiptiler. Zira kış mevsimi olduğu için palto vb kıyafet dikkat çekmedi. İstanbul’daki olayda ise yaz sıcağına rağmen palto giyen teröristin fark edilmemesi güvenlik zaafiyetidir.
Haddizatında havalimanına ticari taksiyle giriş yaparak, araç kontrol riskine girmeyen teröristlerin paltosundan şüphelenilmemesi ilk güvenlik koridorunun hatasıydı. Burada şüpheliler farkedilseydi teröristler takside bombayı patlatacak ve sadece birkaç kişi ölecekti.
Havalimanının otomatik kapılarının çevresinde sıradan insanlar gibi dolanan sivil polis ve istihbaratçıların varlığını herkes bilir. Bu ekiplerin otomatik kapıdan siyah paltoyla giren şüpheliyi es geçmesi skandaldır. Burada tespit edilseydi şayet terörist bombayı orada patlatacaktı. Bu durumda 10/15 kişi vefat edebilirdi.
Havalimanında XRAY cihazının çevresindeki 5/6 özel güvenliği infaz edip, içeriye girseydi şayet en az 40/50 kişiyi katledecekti. 4 terörist olduğunda bu rakam 200 / 300 kişiye ulaşabilecekti. Neyse ki terorist iki aşamalı stratejiyi yapabilecek kapasitede olmadığı için üzerindeki bombayı patlattı. Zira örgüt mensupları cesur ama basit işleri yapabilen, iki veya üç aşamalı eylemleri yapamayacak kadar beceriksiz insanlardan oluşuyor. Zaten aklı başında zeki insanlar böyle terör örgütlerine tabi olmaz.
3-Dini terör örgütlerinin beslendiği kaynakları iyi bilmek gerekir.
-Örgüt neden birilerine cazip geliyor?
-Örgüt müntesiplerine ne vaad ediyor?
-Örgüt müntesiplerinden ne istiyor?
-Örgütün insan ve finans kaynakları nedir?
-Örgütün insan kaynaklarında hedef kitlesi kimler?
-Bu insanların maddi durumu nedir?
-Hangi beldelerde ve semtlerde yaşar?
-Sosyo ekonomik durumu nedir?
-Toplumsal aktiflikleri var mı?
-Yoksa yalnız ve çaresiz kimseler mi?
-Cesur mu? Yoksa çekingen mi?
-Hakkını nasıl savunuyor?
-İnandığı değerler için neyini feda edebilir?
-Örgüt bu kitleye ulaşabilmek ve hedeflerini icra edebilmek için finansa nasıl ulaşıyor?
-Yardım topluyor mu?
-Yardım adıyla haraç topluyor mu?
-Yasadışı tahsilat veya kaçakçılık yapıyor mu?
-Derin devlet veya dış ülkelerden finans / lojistik / istihbarat desteği alıyor mu?
-Dini gelenekleri olan köklü bir yapının desteğini alıyor mu? (RABITA / ŞİA / VEHHABİ / TAYYİBAN vs)
Eldeki finansal / lojistik / istihbari destek müntesiplerine ulaşmak için çay evi / sohbet evi / cami sohbeti / zikir evi / tebliğ yolculukları / vakıf / dershane vs yapılara dönüşür. Radikal dini gruplar daha çok çay evini tercih eder. Zira dershane gibi eğitim kadroları olmadığı gibi hedef üyelerde zeki insanlar değildir. Bu nedenle çay sohbetleri ideal görülür.
Radikal dini örgütler daha çok Hz.Muhammed (sav) ve ashabını nazara verir. Bu nedenle evleri, çay evleri, kıyafetleri vs mütevazi olur. Zaten muhataplarını cezbeden onların sadeliği ve ayet / hadis / siyer konuşmasıdır. Sohbetlerinde hep selefiliği ifade ederek, asrı saadet müslümanlığını ilmek ilmek işlerler. Dünyadaki rejimlere tağut onlara tabi olan müslümanlara müşrik gözüyle bakarak, tüm insanlığın kuracakları İslâm devletiyle kendilerini beklediklerini ayet ve hadislerle sürekli dile getirirler. Bu uğurda şehidlik mevizelerini sık sık dile getirip, hayasızca yaşamaktansa ölmenin evlâ olduğunu dile getirirler. Mahduriyet yaşayan muvahhid müslümanlara desteğin farz olduğunu dile getirirler. Kendilerine sınırları kapatan tüm devletler için Ahzab sûresindeki hizipler örneğini verirler.
Maalesef Türkiye’deki MİT ve TEM’de İslami metinleri bilen yok! Hangi dini grubun hangi meseleyi nasıl ele aldığına bakarak, 3 kadem ötedeki hedefini öngörebilecek kadroları yok! Haddizatında diyanet / ilahiyat / tarikat ve cemaatler içinde de bu vukufiyete sahip insanlar yok! Bu nedenle bataklığı henüz yolun başında kurutabilecek altyapı ve donanımda yok! Rica ederim siyasi partinin arka bahçesi olarak, yolsuzluk / ihaleye fesad / adam kayırma vb densizlikleri irtikap eden / destekleyen veya susan diyanet / ilahiyat / tarikatin asrı saadet müslümanlığını arayan bu zavallılara verebileceği ne olabilir?
Türkiye ve dünyadaki terörle mücadele ne yapıyor?
-MİT kadroları tüm dini gruplara sızarak aleni direktifleri merkeze iletiyor. Tabii bu aleni direktiflerde kullanılan terimler ve örneklerde müntesipler galeyana getirilir ama asıl hedef zikredilmez. MİT elemanı her galeyanın ardından bombalı eylem teşebbüslerine rastlayınca bunun parola olduğunu zannederek, merkezi uyarır. Halbuki asıl hedef özel meşveret kadrolarında ele alınır. MİT buraya sızsa bile en geç 3 /6 ay içinde eyleme gönderilir. Bu şekilde ya rüştünü ispat edecek veya deşifre olacaktır. Tabii bu has kadro sohbetlerde kendinden geçenlerden seçildiği için MİT mensubunun bunu sahici olarak becerebilmesi biraz zor olur.
Bu nedenle MİT muhatapların bulundukları ortamları ve telefonları dinlemek suretiyle delil aramaya çalışır. Medya ve dergilerini sürekli takip ederek, anlamaya çalışır.
Uçak / gemi / tren / otobüste kimin kim ile birlikte oturduğuna kadar inceleme yapar. Mali hesaplarını / ticari alış-verişlerini inceleyerek organik bağları tespit etmeye çalışır.
Özellikle para / kadın / makam zaafı olan örgüt idarecilerine ulaşabilirlerse ciddi bilgi almaları mümkündür. Radikal gruplarda mûta / cariye vb uygulamalar kadın provakasyonuna hem çözüm hem zaaf sunmaktadır. Mütevazi yaşam şartı örtülü hayatların deşifresinde ciddi koz olur ama ekseriyetle kûtû lâ yemûd tercih edilir. Makam / mevki / yetkiler her an herkesten alınabildiği için çok fazla suistimal edilebilir değildir.
-TEM (terörle mücadele) ekipleri ise bu şahısların ev / iş yeri / çay evi vb alanlarına operasyon düzenler. Trafikte rutin denetimlerde suç unsuru yakalamaya çalışır. Bilişim polisleri facebook / twitter vb ortamlarda onlardan birisiymiş gibi paylaşımlarda bulunur. Onların lojistik yapısını sürekli tetkik etmek suretiyle hatalarını yakalamaya çalışır. Yer yer tutuklamalar yaparak, ifade esnasında örgütün gerçek yüzünü göstermeye ve itirafçı olması talep edilir. Bazende suç üstü yakaladıklarında muhbirlik teklif edilir. Tabii dejenere olmuş örgüt üyeleri meseleye beyin yıkama ve davaya ihanet gözüyle baktıkları için pek sonuç alınamaz.
Bir dini terör örgütünün bombalı eyleminde en az 30 tane bu tip parametreler söz konusudur. Motivasyonu yüksek, birbiriyle uyumlu, tecrübe kapasitesi yüksek, muhataplarıyla empati kurabilen terörle mücadele polisleri ve istihbarat ekipleri her 100 eylemden 95 ini yakalayabilir.
Türkiye’deki silahlı dini örgütlerin durumu nedir?
17/25 Aralık yolsuzluk operasyonuyla beraber AKP hükümeti derin devletle anlaşarak, Hizbullah / İBDA-C / Tahşiye / İŞİD / Al Kaida / Selâm Tevhid vb grupların elemanlarını tahliye etti. Hâla İSİD terör örgütü hakkında yasal düzenleme yok!
AKP hükümeti MİT / TEM / MASAK / TİB gibi terörle mücadelede etkin, profesyonel, bilimsel kadroları tasfiye etti. FBI gibi yapılara eğitim veren bu polisler Silivri cezaevinde tutuklu bulunuyor. 142.000 polis yerlerinden edilerek, bölgesel tecrübeler heba edildi. Muhbirlerle dialog kuran polislerin tüm bireysel irtibatları ve veri tabanı elden çıktı. Görev değişikliklerinden ötürü örgüt içine sızan kadrolar deşifre oldu.
AKP & Ergenekon işbirliği kendi kadrolarını bu mevkilere getirdi. Tabii tecrübeli elemanları olmadığı için asayid ve trafik polisleri bu birimlerde tam bir acemiler mangasını oluşturdu. Bu neden İŞİD / DHKP-C / PKK terör eylemlerinde engellenen saldırı oranı %20 seviyelerine düştü.
Türkiye’deki anketlere göre radikal dini örgütlere (İŞİD / Al Kaida / Al Nusra vs) sempati %8 seviyesindedir. 6 milyonluk potansiyel eylemci korkunç bir rakamdır. Bunların %1 i dahi 60.000 kişi demektir. Maalesef havuz medyasında KANAL A / KANAL 24 / KANAL 7 ile devletin resmi televizyonu olan TRT’de İŞİD vb radikal örgütleri savunan, öven densizlere rastlıyoruz.
Adana’da yakalan MİT tırları Al Kaida terör örgütüne mensup birisine ait çıktı. Bu davanın savcısı / askeri / polisi tutuklandı. İçişleri bakanlığı Hatay ve Kilis valiliklerine Tunus / Fas / Libya / Cezayir vs uyruklu kişilerin şehirlere girilmesinde kolaylık tanınmasını isteyen yazı gönderdi. Reyhanlı ve Niğde’deki bombacılar hakkındaki davalar örtbas edildi. Suriye sınırındaki devlet hastanelerinde Al Nusra ve İŞİD teröristleri Özgür Suriye ordusu adıyla tedavi edildi. İŞİD operasyonlarında yakalanan 89 kişi delil yetersizliğinden tahliye edildi. Sanıklardan bir tanesi bombalı araçla yakalandığı halde tahliye edildi. SADAT’ın radikal dincileri özel kamplarda eğittiği zaten sır değil!
Tüm bombalı eylemlerin araştırılmasını AKP hükümeti reddetti. Sizce bu işte bir tuhaflık yok mu?

13516355_938399199620209_6581130144651598355_n

Yorum bırakın