ISLAM’DA NIKAH VE CAHILIYE MÛ’TA(MUTA)SI

F   Insanin varligi; bir elmanin yarisi seklinde tezahur etmis ve Hz.Adem’in (as) yaradilisina, Hz.Havva (ra) validemizle kemaliyet kazandirilmis! Bu acidan tum semavi dinler bu kudsi birlesmeyi nikah akdine baglamistir. Zira kisiler bir daha ayrilmama dusuncesiyle birbirlerine tum mahremiyetlerini, sevgilerini, muhabbetlerini, gelecek hayallerini, dunya/ahiret saadet ve dertlerini birlestireceklerine soz verirler. Bu nikaha basta Allah’i ve melekleri olmak uzere tum mahlukati sahid kilarlar. Dini rituel adina iki mu’minin sahidligiyle bu dusunceyi ser’i planda sembolize ederler. Tum insanlari bu sevinc gunune ortak etmek icin yemek ikram ederler. Kur’an-i Kerim evlenen ciftlerin birbirinin ortusu (namusu) oldugunu, nesli adina sadece kendilerine ait tarlasi oldugunu beyan eder. Hatta genelev kadinlari zengin oldugu icin acliktan 2/3 gunde bir iftar eden fakir muslumanlarin evlenme dusuncesini “temizler, temizlere layiktir” ayetiyle ikaz eder. Efendimiz (sav); “Nikah dinin yarisidir” – “Evlenin cogalin,ben sizin coklugunuzla iftihar ederim” – “4 seyden oturu insanlar evlenir. Guzellik – Asalet – Zenginlik – Guzel Ahlak! Siz guzel ahlakli olanlarla evleniniz” – “Kadinlar sizlere Allah’in bir emanetidir” – “Iki zayifin hakkina riayet ediniz. Kadin ve cocuk” buyurmustur! Yahudilik ve Hristiyanlik dinlerindeki mezheplere gore bosanmanin sartlari ya yok veya cok agirdir! Islam dininde ise “Allah’in razi olmayip, helal kildigi tek sey bosanmadir” buyuran Efendimizin (sav); bizzat evlendirdigi Zeyd Bin Harise (ra) ile Zeynep Binti Cahs’in (ra) bosandigini gormekteyiz. Evlilik esnasinda erkegin; sadece kam alma dusuncesini onlemek ve sorumluluk/ciddiyet anlasina sevki icin kadina mehir (sigorta) hakki getirilmis. Kadin; dilerse yiginla altin talep edebilecegi gibi bir bardak suyla iktifa edebilir. Hatta bosanma esnasinda geri alabilmek icin zina iftirasina karsi erkek, Kur’an-i Kerim’de cok sert bir sekilde ikaz edilir. Zira Islam’da zina recm gerektirdigi gibi bosanma sebebi olup, mehirin iadesini mecbur kilar! Gunumuzde kadinin kendi hakki olan mehiri alay konusu edenler, ekseriyetle ondan kam almak isteyenlerdir. Ayni sekilde Islam’a gore kadin bekar ve musluman bir erkege evlenme teklif edebilir. Maalesef kadinin bu hakki gunumuzde utanma duygusu bahane edilerek, elinden alinmistir. Diger taraftan Kur’an-i Kerim kadinlarin bosanma hakkini da beyan eder. Bisetin son donemlerinde savaslardan elde edilen ganimetlerden oturu zenginlesen muslumanlara karsilik, Efendimizin (sav) hanesindeki fakirlik devam ediyordu. Hanimlarinin hayat standardinin biraz duzeltilmesi talebinden rahatsiz olan Efendimiz (sav) (ila hadisesinde) esleriyle alakasini bir muddet keser. Hz.Aise (ra); “Iki hilal olurdu da biz iki karadan baska birsey yemezdik. Su ve hurmanin en adisi olan dakal”! Analarimiz bunun uzerine kucuk bir iyilestirme talep etmislerdi. Fakat “Hz.Muhammed (sav) bu davaya iktidar ve zenginlik icin girdi” denilmesin diye hicbir seyi ehline layik gormedi! “Onlar Allah ve rasulunun rizasi istikametinde sana itaat ederler ise nikahinda tut. Dunyanin gecici guzelliklerine alaka duyuyorlar ise guzellikle saliver” ayeti kadinlarin bosanma talebine delil olarak sunulur. Bu ayet uzerine tum hanimlar isteklerinden tabii ki vazgecerler. PEKIYI NIKAH EBEDI BIRLESME DUSUNCESI ISE MUT’A NEDIR? Mut’a kelime olarak birseyden faydalanmaktir. Islamiyetten once fuhus evleri vardi. Insanlar gunumuzde oldugu gibi para karsiligi cinsi munasebette bulunurdu. Modern escort anlayisinin cahiliye arap donemine ait bu uygulamasi Mekke fethiyle beraber cahiliye geleneklerine ait olan SARMAL FAIZ / KAN DAVASI gibi MUT’A iliskisi de Efendimiz (sav) tarafindan kaldirildi. Zaten Islam’da zina ayetleri indikten sonra fuhus yasaklanmistir. Fakat zina hususlari tum kaideleriyle beyan edilmedigi icin mut’a meselesine dair kesin bir yasak gelmemisti. Hz.Omer (ra) 3 defa bu konuda izin olustugunu beyan eder. Abdullah ibni Cabir’de (ra) bu konuda muhayyer (serbest) olundugunu beyan etmis. Fakat Efendimiz (sav) Mekke fethinde “EY INSANLAR; BEN SIZE KADINLARLA MUT’A YAPMANIZ KONUSUNDA IZIN VERMISTIM. SUPHESIZ ALLAH, ONU KIYAMET GUNUNE KADAR HARAM KILDI. KIMIN YANINDA (MUT’A ILE TUTTUGU) KADIN VARSA, ONU SERBEST BIRAKSIN. ONA VERDIKLERINIZDEN HICBIR SEY ALMAYIN! Muslim, Nikah 19/22/24) buyurarak cahiliye donemine ait bu rezilligi yasaklamistir. Zira cahiliye doneminde 100 erkek ile yattigini maharet olarak gosteren bazi kadinlar evlerine bayrak asardi.

Açlıktan kıvranan hatta günlerce midesine tek hurma dahi girmeyen çok fakir mûmînler vardı. Rasûlü Ekrem (sav) yatsı namazını müteakip bu indanları onar onar bazı sahabiye bölüştürerek, karınlarının doyurulmasını arzu ediyordu. Maalesef ashabı kiramın ekserisinin evinde yemek yok denecek kadar azdı. Bazıları misafirlerine yemek ikram etmek için çocuklarını aç yatırıp, kasden mumu söndürerek kaşığı boş yere sallıyordu. Bu hadiseler artık ayetlerin nüzul sebebi oluyordu. Harbe iştirak etmek isteyen birçok sahabi teçhizat eksikliğinden kabul edilmediğinden hıçkırıkları arşı alâ’ya ulaşıyordu. Namazda fakirlerden bazıları secdeye giderken avret mahalli göründüğü için en arka safta duruyordu. Bazıları artık tahammül edilmeyen bu açlık yüzünden zengin fahişelerle evlenmek istediler. Bunun üzerine “TEMİZLER TEMİZLERE” ayeti onları bundan men etti. Fahişelerle evlenmek isteyen fakir mûmînleri ayet neden men etti? Zira umumun malı gibi kullanılıp, atılacak kadar rezil ve rüsvay olmuş bu kişiler bırakın nikaha birlikte yer almaya dahi layık değildi. Çünkü fahişeler zorla değil kendi istekleriyle bu işi yapıyorlardı. Efendilerinin zorla fuhuşa zorladıkları cariyeler ise Rasûlü Ekrem’den (sav) yardım istediklerinde artık himaye görüyorlardı. Hatta Übey ibni Selûl misafirlerine cariyelerini ikram edecek kadar karaktersiz birisiydi. Cariyenin şikayeti üzerine Rasûlullah korumaya aldı. Übey ibni Selûl “Muhammed cariyelerimize el koyuyor” diye rezillik çıkarıyordu. KONUYA TEKRAR DÖNELİM! O esnada recm cezası olsaydı fakir müslümanlar, zengin fahişelerle evlenmeye teşebbüs edebilirler miydi? O zaman recm kaçıncı celsede geldi? Bu hadiselerden anlıyoruz ki; zinada içki gibi birkaç celsede kıvamına ulaşmış ve ardından kesin çizgileriyle yasaklandı. Demek ki 3/4 celse esnasında mû’ta evlilikleri için bazı kapılar hâlâ açık kalıyordu. Her celsede kapı biraz kapanmış ve veda hutbesinde tamamen konu kapanmıştı.DipNot:   Hatta fakirlikten bitap düşmüş fakir müslümanlar zengin fahişelerle evlenmeye dahi teşebbüs etmişti. Kûr’an-ı Kerim bu teşebbüsü “temizler temizlere” ifadesiyle men eder. Akla şu soru geliyor! O esnada fuhuşun cezası recm olsaydı şayet fakir müslümanlar buna katiyen cüret etmezdi. Demek ki zina hususunda kesin hükümlerden ziyade aşama aşama yasaklar geliyordu.

Icki gibi zina meselesi de 4 celsede haram kilindigini, Hz.Omer’in 3 merhalelik izninden anliyoruz. Ickide once uzumun fayda ve zararlari, sarhosluk yonu, sarhosken namaza yaklasilmamasi ve katiyen yasak kilinmasina dair her asamada buyuk bir cogunluk terketmisti. Zira toplumsal aliskanliklar birden degistirilemez. Toplum yavas yavas buna alistirilarak, bu tur illetler terk edilir. Gunumuzde bazi dini mezhepler mut’a nikahina fetva vermektedir. Oncelikle nikahda sahitlik ve ebedi birliktelik dusuncesi vardir. Siz ebediyet televvunlu evlenirsiniz, fakat kismet olmaz da bosanabilirsiniz. Evlenen kadin veya erkekten birisi gecici niyet ile evlilik yapar ve bunu karsi tarafa soylemez ise nikah o sahis adina hukumsuz kalabilir. Karsi taraf ise nikahli hukmundedir. Mut’a ise sahit olmadan, kisa birliktelik olarak yapilir. Bu acidan hicbir semavi anlayisa uygun dusmez. Diger taraftan neslin sihhati adina bosanacak kisiler en az iki ay basi donemini iddet adina gecirmesi gerekir. (Eşi vefat eden kadın 4 ay 10 gün iddetini bekler. Bunun hikmetlerinden bir tanesi şu olabilir. Kadın vefat eden kocasından hamile ise 4 ay 10 gün içinde dışarıdan bariz olarak görülebilir. Bu süreden sonra başka birisiyle nikahlanabilir. Eşi hayatta olan bir kadın cinsel temasa girmeden 2 aybaşı dönemini katiyen bitirmesi gerekir. Ulema bunu 3 ay olarak kayıtlar. Ardından eşinden boşanabilir.) Aksi takdirde dinen bosanma gecersizdir. Mut’a da ise sure bittikten hemen sonra, kadin baskasiyla beraber olabilir. Dogacak cocugun kime ait oldugu dahi belli degil! Ayrica mut’a daki sozde imam, zinaya sahidlik ettigi gibi hepsi dini tahrif ettiklerinden de mesuldur! (Adeta noter tasdikli zina hukmundedir) Ayrica nikah iki kisi sahid kilindiktan sonra tum herkese ilan edilmek zorundadir. Aksi takdirde birlikte gorulduklerinde sui zan sebebi olur. Mut’a yapanlar ise basta nikahli esini olmak uzere kimseyi haberdar etmeyerek gizler. Bu acidan da dinen gecersiz hukmune muhatap olur. Gunumuzde mut’a adi altinda bir suru devlet adami/ din alimi / akademisyen santaja maruz kalmaktadir. Onemli sahislari kadin agina dusurmek icin Rusya / ABD / Fransa / Iran gibi ulkelerin bu konuda ozel kadrolari bulunmaktadir. Hatta Hz.Musa’ya bu komployu Firavun ve Karun dahi yapmak istedikleri ayetlerde beyan edilir!

Yorum bırakın