DİNLER ARASI DİALOG

1555309_440658696060931_732248353_n Kur’an-i Kerim’de; Ehli Kitap Allah’a tapmaya davet edilir! (Ali imran 3/64) Ikinci merhalede birbirimizi rab edinmeyelim dusturuyla IHLAS suresini nazara verir. Zira Yahudiler Uzeyr (as), Hristiyanlar ise Isa (as) hakkinda hasa Allah’in oglu isnadinda bulunur. Tabii Yahudiler ve Hristiyanlarin bir kismi da bu gorusu reddeder! Ozellikle Protestanlar papanin aracilik konumunu reddettigi gibi, Paganlarda tek ilah akidesine inanirlar. Pekiyi Dinimiz neden boyle bir davette bulunur? Zira Kur’an-i Kerim bircok ayette ehli kitabi zemmederek adeta yerden yere vurmaktadir! Mesela Onlari kendinize dost edinmeyin, zira onlar sizin apacik dusmaninizdir! Muslumanlar ancak muslumanlarin dostudur! Gibi bircok ayette goruyoruz ki dusman olarak ilan edilen ehli kitapla, baska ayetlerde belli mustereklerde bir araya gelmek dahi tavsiye ediliyor! Hatta “Eger onlar sizi dinlerinizden alikoymuyorlar ise birarada yasamanizda bir beis yoktur” ayeti dialogdan yasamsal surece gecmekte, Efendimizin “Ehli kitaptan kiz aliriz, fakat vermeyiz” dusturuyla hanemizi ve gonlumuzu dahi acabiliyoruz! Akla hemen su gelebilir; Islamda bunlar bir celiski mi? Yoksa herbirinin kendine has maslahatlari ve sureclerimi soz konusudur? Gunumuz muslumanlarinin en cok celiskiye duserek birbirini elestirdigi konularin basinda; Kur’an-i Kerim ve Efendimiz’in (sav) uygulamalarini bir butun halinde gorememe, ayrica Kur’an-i Kerim’in ruhuna nufuz edememe vardir. Mesela Kur’an-i Kerim’de yahudi, nasara, firavun vs sahis veya dinler uzerinden belli hakikatler ortaya konulur! Lut (as) kavminin livata (escinsel) rezilligini nazara vererek sadece onlari zemmetmez! Lut (as) kavmiyle bu rezilligin zirveye ulasip, muslumanlarda dahil tum insanliga yayildigini ifade eder! Adeta zulmun firavun ve nemrutla abidelestigini ifade ederek musluman devlet adamlarinin da zulmedebilecegini serdeder! “Ne zamanki onlar Davud ve Suleyman’a tabii oldular. Biz onlari yeryuzune ustun kildik” sozu yahudilere soylenmis olmasina ragmen, aslinda hak dine tabii olanlarin yeryuzune hakim olacaklarini nazara vererek muslumanlarada yol gosterir! Aynen bunun gibi yahudi ve nasaranin da insanlik sucu adina irtikap ettigi bazi nahos durumlar serdedilmis, hakikatte tum insanligin ayni hatalari isleyebilecegi ikaz edilmistir! MU’MINDE KAFIR SIFATI OLABILECEGI GIBI KAFIRDE MU’MIN SIFATI OLABILIR prensibine gore munafiklik ayetleri dahi herkese bakar. Ornegin verdigi sozu tutmayip, baska sey yapmak ameli munafikliktir! Simdi muslumanlara yakismadigi halde bircogunun irtikap ettigi boyle birsey insani kafir etmez ama ameli munafik yapar! Akaidi munafik ise kafirdir! Bu meseleyi kisa kesip, asil meseleye gecebiliriz! Efendimiz (sav) Mekke’deki boykot yillarinda sartlarin musaadesizligi olcusunde SIZIN DININIZ SIZE, BIZIM DINIMIZ BIZE dusturuyla musriklerle ortak bir payda olusturmaya calismis, fakat basarili olamamistir! Hatta Efendimiz (sav) Taif’te tebligden dondugunde Mekke’ye bir musrigin himayesinde girmistir! O gunku adetlere gore sehri terkeden ancak sehirden birisinin himayesinde tekrar girebilir! Ne kadar uzucu bir durumdur ki; Efendimiz (sav) bir muslumanin degil, musrigin himayesinde Mekke’ye girmek zorunda kaliyor! Medine’ye hicretinde ise Musluman, Hristiyan, Yahudi, Musrik Araplar arasinda meshur MEDINE VESIKASINI ortaya koyarak adeta dinlerarasi dialogun mayasini olusturur. Vakia anlasma maddelerine Yahudiler riayet etmeyip, defaatle (Hendek vs) muslumanlara hainlik ederek bu sureci akamete ugratir! Adeta “birakin onlarla dost olmayi, mustereklerde dahi anlasamazsiniz” dusuncesi kendisini ifade eder! Nihayetinde Yahudiler hainliklerine binaen surgun edilirler, hatta birkac kere de muslumanlar ile harp ederler! Tabii bu yahudilerin arasinda hakperest Abdullah ibni Selam (ra) gibi Islam’i secen kiymetli insanlarda olmustur. Bu yonuyle dialog surecinden bazi kazanimlarda elde edildi. Fakat yahudi fertleri olmasa da yahudi misyonu herzaman dusmanimiz olmaya devam etti! Bugun yahudi ve hristiyanlar arasinda da birlik yoktur! “SEN ONLARI BIRLIK ZANNEDERSIN, HALBUKI KAPILAR ARDINDA ONLAR AYRIDIR” ayetindeki hakikati tum yonlerden ele almak gerekir. Yine Mekke’de boykot yillarinda muslumanlara bagrini acan Necasi ve halki hristiyandir! Diger taraftan Rum suresinde “Rumlar maglup oldu. Yakinda galip gelecekler, o gun sizde sevineceksiniz” ayetinden anladigimiz dinsizlige (Persler atese, musrikler puta tapiyordu) karsi din sahiplerinin (Hristiyan ve muslumanlar Allah’a tapiyordu) biraraya gelebilecegi hakikatidir! Evet Hz.Omer (ra) Iran seferinde Roma’nin destegini almis ve Hurmuz’un bogazinida bir hristiyan asker kesmistir! Bu Roma ile savasmayacagimiz anlamina gelmez! HUDEYBIYE MUSAHALASI yine dialog surecide bizlere yol gostermektedir! Musriklerden sonradan musluman olanlar, musriklere iade edilecek maddesi, peygamberlik misyonu adina akillara durgunluk verecek seviyededir. Zannediyorum gunumuzde boyle bir anlasmaya imza atan devlet adami ve cemaat imamini tekfir ederler! Kur’an-i Kerim’in acik fetih dedigi bu meselede Hz.Omer (ra) gibi muthis bir zevat yanilmis ve mesele birkac sene sonra aciga cikmistir! Yine bu anlasmada Mekke adina muzakereye katilan Sehl Ibni Amr iki bolumu kabul etmez. Basliktaki BISMILLAHIRRAHMANIRRAHIM yerine BISMIHU ve SUBHANEHU yazilir. Digeri ise Allah’in rasulu Muhammed kelimesine su itirazi yapar. Ya Muhammed senin peygamber oldugunu kabul etseydik, zaten antlasma yapmazdik. Bunun uzerine Ebel Kasim (sav) yazilir. Goruldugu uzere Efendimiz (sav) dahi dialog surecindeki antlasmalarda bazi maddelerde degisikligi kabul etmistir. Ozellikle kendisinin peygamber olduguna dair bolumu kaldirip, oglunun adiyla ifade edilmesi sahabinin zoruna dahi gitmistir. GUNUMUZDE ISLAM ALEMI ASKERI/ FINANSAL/ PSIKOLOJIK VE SOSYOLOJIK BIRCOK ACIDAN HAKLARINI SAVUNAMAMAKTADIR! Gerek Peygamber Efendimize (sav) yapilan karikaturize hakaretler, gerek Kur’an-i Kerim’i yakmalar Islam aleminin ciliz tepkilerinden oteye gitmemektedir! “ONLARIN KUTSALINA SOVMEYIN KI, ONLARDA RABBINIZE SOVMESIN” hakikati orantisiz bu guc karsisinda, bizleri yine dinlerarasi dialoga sevketmektedir! Zira Islam’i savunacak Osmanli devletini kendi ellerimizle gomme talihsizligini yasadik! Gunumuzde farkli dinler ile belli mustereklerde bir araya gelmek Islami bir dustur olup, sinirlarina riayet etmeliyiz! IBRAHIMI DINLER sozu Kur’an-i Kerim’e gore sakincalidir! Zira “O (as) ne yahudi,ne nasaradir!O (as) hanif dini uzeredir” buyurarak Hz.Ibrahim’in (as) diger dinlere intisabini reddeder. Islam’in reddettigi bu anlayis, hristiyan ve yahudi aleminden de tepki gorur! Zira Islam’i kabul etmeyen bu dinin muntesipleri bu basliga itiraz ederek Hz.Ibrahim’i (as) sadece kendilerinde gorurler! “HZ.IBRAHIM (as) ISIGINDA DIN” denilseydi sayet kimse itiraz etmeyecekti! Tum dinlerin varlik gayesi tebligdir! Bu acidan dinlerarasi dialog her ne kadar mustereklerde bir araya gelme dusuncesi olsa bile muslumanlar kendi dinini onlara, onlarda kendi dinlerini muslumanlara servis edecektir! Bugun bizzat yasayan ve sahit olan Abdullah Aymaz beyin dedigine gore bircok kilisede rahipler gizli namaz kilmaya baslamis, cemaatlerine ustu-kapali Kur’ani hakikatleri anlatmaktalar! KIYAMETE YAKIN MESIH’IN YERYUZUNE BEDENEN VEYA MISYON ITIBARIYLE NUZUL EDIP, MEHDI ILE BIRLESEREK RUM SURESINDEKI GIBI DINSIZLIGE SAVAS ACACAGINI BILIYORUZ! Hristiyanlar Islami kaynaklar ve kainattaki hakikatleri inceledikce Hz.Isa (as) getirdigi orjinal hakikatlere ulasacaklar! Adeta Mesih yeryuzune inmis gibi, gunes batidan dogacak, kimi muslumanliga avdet edecek, kimi isevi kalacak! Bu insanlar orjinal Hristiyanlik akidesi uzerinden tahrif edilen hakikatleri temizleyerek haci (teslis anlayisini) kircaklar! Pekiyi muslumanlar bu dialog fasliyetlerini kurmadan bu surece insanlik nasil ulsacak! Mehdi (as) da Hz.Isa’nin (as) sahsinda veya misyonunda yapacagi dialogdan oturu ayni hakaret ve ikazlara maruz kalmaz mi? Madem Islam hak din ise neden korkuyoruz? Maalesef muslumanlar kendi dinlerini bilmiyorlar! Gunumuzdeki firkalara hatta firkai naciyedeki cemaatlere baktigimizda ayriliklarin ne kadar cok oldugunu, onde gelen zatlarin Islam’in muazzam enginligini sig akillariyla ifade etmeye calistiklarini uzuntuyle izliyoruz! Halbuki kiyamete kadar devam eden teblig ve kalplerin Islam’a isindirilma hakikatini dahi anlamaktan cok uzaktayiz! (TEVHID – EHLI NECAT adli makaleden oturu bazi meseleler buraya tekrar alinmadi. Arzu edenler o yaziyi da okuyarak birlikte mutalaa edebilir.)

Yorum bırakın